Otonom elektrikli araçlarda yeni çip dönemi

Şirketin kurucusu ve CEO’su RJ Scaringe, bir yandan yeni nesil otonomi yol haritasını anlatırken, diğer yandan bugüne kadar perde arkasında yürütülen kritik projeyi açığa çıkardı: Rivian artık araç içi otonomi bilgisayarının bir sonraki sürümü için kendi tasarladığı bir çipe geçiyor. 

KENDİ ÇİP HAMLESİ

Yeni işlemci altyapısı “Autonomy Compute Module 3” adıyla anılıyor. Rivian’ın paylaştığı değerlere göre sistem, yapay zekâ iş yüklerinde 1600 sparse INT8 TOPS seviyesinde performans sunuyor ve saniyede 5 milyar piksel işleyebiliyor. Bu tür metrikler kulağa soyut gelse de otomotiv tarafında anlamı net: Kamera görüntüleri, radar verisi ve LiDAR çıktıları aynı anda daha hızlı analiz ediliyor; sistemin “gördüğünü anlaması” ve karar üretmesi için gereken süre kısalıyor.

Rivian, mevcut Nvidia merkezli kurulumuna göre bu yeni mimarinin 4 kat kapasite artışı sağlayacağını söylüyor. Şirket burada “fabrikayı kurduk, çipi biz ürettik” demiyor; daha çok Apple ve Tesla’nın izlediğine benzer bir yaklaşımla, çipin tasarımını ve paketlemesini içeride tutup tedarik zincirini dışarıdan yönetiyor. Kısacası amaç, genel amaçlı bir çözümü alıp uydurmaya çalışmak yerine, otonomiye özel ihtiyaçlara göre donanımı baştan şekillendirmek.

Bu stratejinin en kritik parçası da Rivian’ın asıl katma değeri gördüğü “neural engine” bölümü. Şirket, Arm tabanlı mimarilerden yararlanırken, yapay zekâ hızlandırma katmanında kendi tasarımına yüklenerek hem performans hem maliyet hem de “gelecek modellere yer açma” iddiasını güçlendirmek istiyor. Çünkü otonom sürüşte mesele sadece ham güç değil; aynı zamanda araca gelecek güncellemelerle büyüyen modellerin, aynı donanım üzerinde daha verimli çalıştırılabilmesi. 

OTONOM HEDEF 2026

Rivian’ın duyurduğu bir diğer önemli parça, tamamen içeride geliştirilen yeni middleware katmanı. Yazılım dünyasında “yapıştırıcı” diye özetlenebilecek middleware; uygulamalar, veri akışları ve farklı donanım parçaları arasında köprü görevi görüyor. Otomotivde bunun pratik sonucu, test ve geliştirme döngülerinin hızlanması: Yeni bir sensör eklendiğinde, yeni bir sürüş özelliği yazıldığında ya da model güncellendiğinde, sistemin tamamını yeniden “sök-tak” yapmak yerine daha ölçeklenebilir bir altyapı kurulabiliyor.

Bu altyapının sahadaki vitrini ise yaklaşan R2 modeli olacak. Rivian, R2’de LiDAR sensörünü ön cam üstü bölgeye entegre ederek dışarıdan “taksi kubbesi” gibi görünen çıkıntılardan kaçınmayı hedefliyor. Kamera ve radar ile birleşen sensör paketi, şirketin 2026’da başlatacağını söylediği nokta-noktaya navigasyon ve daha ileri sürüş destek özellikleri için temel oluşturacak. Rivian, bu geçişin ilk etapta sürücünün sorumluluğunu koruyan seviyelerde olacağını kabul ediyor; fakat hedefin zaman içinde daha üst otonomi seviyelerine doğru evrilmesi.

Öte yandan Rivian, bu dönüşümü yalnızca “sürüş” ile sınırlamıyor. Şirketin “Hey Rivian” tetiklemesiyle çalışan yeni sesli asistanı, çok adımlı komutları ve araya giren düzeltmeleri daha iyi yönetmeyi hedefliyor. Buradaki asıl mesaj şu: Rivian, CarPlay/Android Auto tartışmasının ötesinde, araç içindeki dijital deneyimi kendi ekosistemine çekmek istiyor.

Autonomy+ tarafında da şirket, 2026’dan itibaren ücretli bir model planlıyor: 2 bin 500 dolar peşin ya da 49,99 dolar/ay abonelik. Rivian bu paketi, pazarda “tam otonom” vaadi etrafında şekillenen daha pahalı seçeneklere göre daha erişilebilir bir konuma koyuyor. Ancak otonom sürüşte asıl belirleyici unsur sadece fiyat değil; yazılımın olgunluğu, güvenlik doğrulaması ve bulunduğu ülkenin mevzuatıyla uyumu olacak.