Teknoloji

Neandertaller gerçekten yok olmadı

Bilim insanlarının geliştirdiği yeni matematiksel modele göre Neandertaller, “gerçek anlamda bir yok oluşla” değil, çok daha kalabalık olan Homo sapiens topluluklarının içinde yavaş yavaş eriyerek sahneden çekilmiş olabilir. Yani soyları tükenmedi, bizimle karışarak gen havuzumuzun bir parçası oldu.

Araştırmaya göre Neandertal ile Homo sapiens arasındaki uzun soluklu “yakınlaşma”, 10 ila 30 bin yıl içinde Neandertal genlerinin neredeyse tamamen bizim türün içine karışmasına yol açmış olabilir. Model basit ve bölgesel ayrıntıları içermiyor ama araştırmacılar, Neandertallerin ortadan kaybolmasına dair “sağlam bir açıklama” sunduğunu savunuyor.

Bugün yapılan genetik çalışmalar, Afrika dışındaki nüfusların DNA’sının yaklaşık yüzde 1 ila 4’ünün Neandertallerden miras kaldığını gösteriyor. Yani kağıt üzerinde Neandertaller yok, ama genleri hâlâ bizimle.

GENLERE KARIŞAN AKRABA

Bir zamanlar Neandertaller ile Homo sapiens’in çiftleştiği fikri “uçuk” görülüyordu. Oysa artık hem DNA analizleri hem de arkeolojik bulgular, iki soyun on binlerce yıl boyunca Avrasya’da defalarca bir araya geldiğini, birlikte yaşadığını ve çocuk sahibi olduğunu gösteriyor.

Neandertallerin neden yaklaşık 40 bin yıl önce sahneden çekildiği ise hâlâ tam olarak bilinmiyor. Çevresel değişimler, genetik çeşitliliğin azalması, av kaynaklarındaki rekabet ve Homo sapiens ile karşı karşıya geliş bu tabloda en çok konuşulan başlıklar. Yeni model, tüm bunları tamamen reddetmiyor; ama “asıl motor güç” olarak genetik sürüklenmeyi, yani küçük nüfuslarda genlerin zamanla tesadüfi dalgalanmalarla kaybolmasını işaret ediyor.

Çalışmayı, Roma Tor Vergata Üniversitesi’nden hesaplamalı kimyager Andrea Amadei, İsviçre’deki Su ve Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden evrimsel genetikçi Giulia Lin ve L’Aquila Üniversitesi’nden ekolog Simone Fattorini birlikte hazırladı.

Araştırmacılar, Neandertallerin DNA’sının bizim gen havuzumuza karışırken özellikle “avantajlı” sayılabilecek bir özelliğe sahip olduğunu varsaymıyor. Yani model, Neandertal genlerinin Homo sapiens’e özel bir hayatta kalma avantajı sağlamadığı durumda bile bu genetik erimenin gerçekleşebileceğini gösteriyor.

AŞKIN MATEMATİK HESABI

Modelde, modern avcı-toplayıcı toplulukların doğum oranları kullanılarak, sayıca az ve küçük gruplar hâlinde yaşayan Neandertallerin, çok daha kalabalık Homo sapiens dalgaları içinde kaç nesilde “eriyebileceği” hesaplandı.

Sonuçlara göre, iki tür arasında düzenli olarak karışma yaşandığı bir senaryoda Neandertal genleri, 10-30 bin yıllık bir süreçte büyük oranda, hatta neredeyse tamamen Homo sapiens’in içinde emilebiliyor. Bu da, Avrupa’daki Neandertal nüfusunun aniden yok olmadığı, yavaş yavaş azalıp genetik olarak bizimle birleştiği fikrini güçlendiriyor.

Araştırmacılar, modele Neandertal genlerinin bazı durumlarda Homo sapiens için avantajlı olabileceği varsayımını da eklemenin mümkün olduğunu; bunun yapılması hâlinde matematiksel olarak bu “genetik seyreltme” senaryosunun daha da güçleneceğini söylüyor.

YAVAŞ AMA KESİN KAYBOLUŞ

Son yıllarda yapılan arkeolojik çalışmalar, Neandertallerin Avrupa’daki gerileyişinin ani bir “felaketle” değil, uzun ve kademeli bir süreçle yaşandığını gösteriyor. Homo sapiens’in Afrika’dan çıkışının da daha erken başladığı, hatta 200 bin yıl öncesine uzanan birkaç göç dalgası halinde gerçekleştiği düşünülüyor.

Her yeni göç dalgası, Avrupa ve çevresindeki yerel Neandertal topluluklarıyla karşılaşıp onlarla karıştı. Böylece Neandertaller, bir kıyıdaki kum taneleri gibi, dalga dalga gelen Homo sapiens nüfusu içinde genetik olarak “denize çekildi”.

AYNI TÜRÜN İKİ YÜZÜ

Giderek daha fazla bilim insanı, Neandertaller ile Homo sapiens arasındaki farkların, benzerliklerin yanında o kadar da büyük olmadığını savunuyor. Kimi araştırmacılar, bu iki grubun birbirinden tamamen ayrı iki tür gibi değil, “ortak bir insan türünün farklı nüfusları” olarak görülmesi gerektiğini bile öne sürüyor.

Neandertaller sanıldığından çok daha becerikli ve uyum sağlayabilen topluluklardı. Gelişmiş taş aletler yaptılar, mağara duvarlarına iz bırakacak kadar sembolik davranışlar sergilediler, ateşi ustalıkla kullandılar. Ses telleri ve beyin yapıları üzerine yapılan çalışmalar, iletişim kurma biçimlerinin de basit “homurdanmalardan” ibaret olmadığını düşündürüyor.

Bugün artık Neandertal kültürleri ve yaşam biçimleri ortada yok; ama genleri hâlâ bedenlerimizde dolaşıyor. Yani onlar sadece uzak kuzenlerimiz değil; bir anlamda doğrudan atalarımız. İnsanlık tarihinin bu “kayıp halkası” aslında hiç kaybolmadı, hepimizin içinde yaşamaya devam ediyor.