İnsanlığın uzaylılarla ilk teması "çok gürültülü" olacak
Yeni bir bilimsel çalışmaya göre, insanlığın uzaylılarla ilk teması büyük olasılıkla "çok gürültülü" olacak.
İnsanlığın uzaylılarla ilk temasına dair senaryolar, onlarca yıldır bilim kurgunun favori konularından biri. İstilacı uygarlıklar, bizi kurtarmaya gelen ileri varlıklar ya da gizemli deneyler yapan yabancılar… Ancak yeni bir bilimsel çalışmaya göre, gerçek ilk temas büyük olasılıkla bu hikâyelerin hiçbirine benzemeyecek.
Columbia Üniversitesi’nden astrofizikçi David Kipping, yakında Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlanacak çalışmasında, insanlığın başka bir teknolojik uygarlığı ilk kez tespit etmesi, büyük ihtimalle olağanüstü derecede “gürültülü” ve sıra dışı bir sinyal yoluyla olacağını söyledi.
“ESTACHIAN HİPOTEZİ”
Kipping’in “Eschatian Hipotezi” adını verdiği bu yaklaşım, astronomi tarihindeki gözlemsel yanlılıklara dayanıyor. Bilimde çoğu zaman bir türün tipik örneklerini değil, en parlak, en uç ve en dikkat çekici olanlarını önce keşfederiz.
Buna iyi bir örnek, ötegezegenlerin keşfi. İlk bulunan gezegenler, son derece nadir olan pulsar yıldızlarının etrafında tespit edilmişti. Bunun nedeni bu gezegenlerin yaygın olması değil, pulsarların sinyallerinin son derece hassas ölçülebilmesiydi. Benzer şekilde, çıplak gözle gökyüzünde gördüğümüz yıldızların önemli bir kısmı dev yıldızlar olsa da, evrendeki yıldızların çoğu aslında sönük kırmızı cücelerdir.
Kipping’e göre aynı durum uzaylı uygarlıklar için de geçerli olacak. Eğer başka teknolojik uygarlıklar varsa, onları ilk kez en güçlü, en sıra dışı ve en alışılmadık sinyalleri sayesinde fark edeceğiz.
Bu “gürültülü” sinyallerin kaynağı ise düşündüğümüzden daha karanlık olabilir. Eschatian Hipotezi’ne göre, ilk tespit edilen uygarlık istikrarsız, geçici ya da hatta yok oluşun eşiğinde olabilir. Nasıl ki süpernovalar yıldızların ölümü sırasında olağanüstü parlaklık yayarsa, bir uygarlığın çöküşü de uzaydan kolayca fark edilebilecek güçlü izler bırakabilir.
“YÜKSEK SESLİ TEKNOLOJİK İMZA”
Kipping, insanlığın iklim değişikliğiyle artan karbon salımı ve kimyasal kirliliğinin bile uzaydan bakıldığında “yüksek sesli” bir teknolojik imza olarak algılanabileceğini söylüyor. Bu tür izler, başka uygarlıklar için bir çöküş belirtisi anlamına gelebilir.
Bazı durumlarda bu sinyaller bilinçli de olabilir: Umutsuz bir yardım çağrısı. Kipping, 1977’de tespit edilen ünlü “Wow! Sinyali”nin, yok oluşa yaklaşan bir uygarlığın son derece güçlü bir çağrısı olabileceği ihtimalini bile gündeme getiriyor.
Bu hipotez, uzayda yaşam arama yöntemlerimizi de değiştiriyor. Kipping’e göre, belirli ve dar tanımlı “uzaylı sinyalleri” aramak yerine, gökyüzünü sürekli izleyen ve anormal, açıklanamayan, geçici olayları tespit eden geniş alanlı gözlemler çok daha umut verici.
Vera Rubin Gözlemevi ve Sloan Dijital Gökyüzü Araştırması gibi tesisler, gökyüzünü sürekli tarayarak bu tür sıra dışı sinyalleri yakalamaya çalışıyor. Çünkü ilk temas, büyük olasılıkla düzenli ve sakin bir mesaj değil, bilinen astrofizik kurallarıyla açıklanamayan, kısa süreli ama son derece parlak bir anomali olacak.
Bilim insanlarına göre, insanlığın uzaylılarla ilk karşılaşması devasa uzay gemileriyle ya da dramatik yüz yüze temaslarla gerçekleşmeyecek. Bunun yerine, evrenin bir köşesinden gelen çok güçlü, alışılmadık ve tek seferlik bir “çığlık” şeklinde olacak.