Direksiyonda müzik riskli olabilir
Çalışmaların büyük kısmı sürüş simülatörlerinde yapılıyor. Katılımcılar, gerçek trafikte karşılaşılabilecek senaryolarda araç kullanırken araştırmacılar tek bir şeyi değiştiriyor: müzik (açık/kapalı, tür, tempo, ses seviyesi, sürücünün seçtiği ya da “dayatılan” müzik gibi). Sonra hız kontrolü, takip mesafesi, frenleme, şerit takibi, ihlal sayısı ve simüle çarpışma gibi göstergeler ölçülüyor. Bazı deneylerde sürücünün kalp atımı ve zihinsel iş yükü de takip ediliyor.
Bu tek tek çalışmaların sonuçları bazen birbiriyle çelişebildiği için araştırmacılar bir adım daha atıyor: Meta-analiz denen yöntemde, aynı soruyu inceleyen birçok çalışmanın verileri istatistiksel olarak birleştirilip “genel eğilim” aranıyor.
SONUÇLAR NE SÖYLÜYOR?
Meta-analizlerin işaret ettiği tablo şu: Müzik açıkken sürücülerde simüle çarpışmaların artması, hız kontrolünün bozulması ve takip mesafesinin daha dengesiz hale gelmesi daha sık görülüyor. Şerit pozisyonu veya saf reaksiyon süresi gibi bazı ölçümlerde ise sonuçlar her zaman aynı yönde çıkmıyor.
Bir diğer kritik nokta, müziğin sürücünün zihnini “meşgul etmesi”. Araştırmalar, müziğin uyarılmışlığı artırıp zihinsel iş yükünü yükseltebildiğini; uzun ve monoton yolda kısa süreli uyanıklık artışı sağlasa bile bunun 15-25 dakika civarında zayıfladığını söylüyor.
Ve en büyük fark tecrübede: Yeni sürücüler müziğin dikkat dağıtıcı etkilerine daha açık. Bu yüzden uzmanların pratik önerisi net: Zorlayıcı koşullarda (yoğun trafik, yağmur, gece) sesi kısmak; gerekirse müziği kapatmak. Tanıdık şarkılar, sakin türler ve orta ses ise çoğu sürücü için daha “az müdahale” anlamına geliyor.